Mızmız, küçük, şımarık kadın! Senden nefret ediyorum! Nefret o kadar kolay bir çizgi ki.Seni tanımama, görmeme bile fırsat vermeden hissediverdim öylece.Bu kadar bencil olmanı kaldıramıyorum galiba.Ben de bencilim ki aslında ama bunun kimseyi üzmesine izin vermiyorum.Kontrolü bencilliğime değil, anaçlığıma bırakıyorum bir şekilde.
Ben hep başkası üzülmesin diye üzülen taraftan oldum.Şikayetim de yoktu aslında uzun süredir ama dengelerimi bozunca yine kırıldım.
Evet kadın, senin üzdüklerin beni üzdüğü için biraz da bu nefretim.Diyeceksin ki; bu da bencillik değil de ne? Biraz öyle, biraz değil bir şekilde.(Aklımca) Sahiplendiklerim üzüldüklerinde, ufacık da olsa canlarının yandığında seni görüyorum ya orda, bir de saramayınca yaralarını deliriyorum ben de o an!Sen hiçç böyle bir duruma düştün mü? Yok, sanmıyorum ki şımarıklığından ve bencilliğinden fırsat kalsın?!
Ben kimse üzülsün istemedim.Sadece birilerine yoldaş, hayatı paylaşan insan olmak istedim.Onu da bencilce aldın elimden bir şekilde.Hiç bir şey eskisi gibi olmayacağı için yıllar sonra bu kadar üzülebildiğim için en yakınlarımdan birini benden koparıp aldığın için senden nefret ediyorum!Evet, ben de en az senin kadar bencilim, biliyorum!
27 Ocak 2012 Cuma
24 Ocak 2012 Salı
Bitirişlerin başlangıçları
Kötü sonların yaşanacağını bilerek başladım güne.
Eskiz defterim bitmişti ve artık ayrılmak gerekti.O kadar şey birikmişti ki; keyifler, üretimler, anılar, başarısızlıklar, uzaklaşmalar, yeni başlangıçlar, mutlu sonlar..Her şeyden bir şeyler almıştı içine, kaplamıştı da kendini kırmızının çekiciliğine.Ama dola dola bitirdi kendisini.Yerine alsam da yenisini, aklımda hep o var.
3 aydır aklıma yerleşen projeyi bitirdim bugün.O kadar benimdi bir o kadar da benim değildi ki bu proje.Arada kalmış hâliydi onda en çok sevdiğim.Yaşadıklarımdan da etkilendiği kesindi.Oraya hem aitti, hem değildi.Sonu da hissettiklerim gibi berbat olmuştu.Ben en dipteyken vedalaşmaya çalışınca sonuç da dipte oldu.Her şeye rağmen bitti dememe rağmen bitmemişti aslında, hep aklımda.Birikecekler onla ilgili olanlar zamanla, iyileşmek adına..
En kötüsü 16 yıllık bir insanın toprak üstündeki son günüydü bugün.Vedalaşamadan, gittiğine bizi inandırmadan çıkardı kendisini hayatımızdan.Yasını bile tutamadım daha.Her an o gülüşüyle karşılaşacakmışım gibi.Gelecek hatunları anlatacakmış, bana film önerecek, takılacak mekan soracak, yakın arkadaşlarıma asılacakmış gibi.Gözyaşlarım bitmiş değil, parça parça atacağım içimden onları, biliyorum ama zaman alıyor, alışamıyorum. Sonu yaşadığım hâlde, vedalaşamıyorum..
16 Ocak 2012 Pazartesi
"Yaşadıklarımdan öğrendiğim bir şey var"
ps. başlıkta geçen şiiri okuyunuz..
Bir daha asla yapmam dediğim hatayı yaptım.Gardımı düşürdüm.Halbuki bana ait olan o yerden çıkarken sözler vermiştim ya kendime, tutmayı başardığım sözlerdi onlar aslında.Tuttukça kendimi hep iyi, hep güçlü hissettiğim sözlerdi..Hiç canım yanmıyordu ki böylece, yeni acılar eklemiyordum aklıma.Düzelmiştim artık, güçlenmiştim, cıvıl cıvıldım hep, ağlamak zorlaşmıştı.Gözlerim bile dolmuyordu lan artık!Ve tüm bunları yaşama sevincimi, duygularımı, heyecanımı kaybetmeden yapabilmiştim ki bence beni başarılı kılan da buydu.Etrafım insan kaynıyordu, kalabalıktım, kalabalık içinde yalnızdım ama canım yanmıyordu.Yürüyebiliyordum tek başıma etrafımda onlarca sevgi ve kalabalıkla.
Uzaktan bir şey göründü bir anda, yolumu şaşırdım, gözümü kör ettim, ona uzandım. Farklıydı, mutlu hissettirdi. İhtiyacım var mıydı ki o mutluluğa, yoksa farklı arzuların peşinden koşmak insanoğlunun en zayıf noktası ya ben de mi vurulmuştum o noktadan? Halbuki bu ilk değildi ki, nasıl da unutmuşum geçmişimde aldığım yaraları o zaman.Kandım, inandım, tüm çeperlerimi yırtıp attım.Doğru bildiğimi yanlış sayıp, yanlış olan ne varsa onu yaptım,yaşadığımı sandım!
Yaşananlar yaşanıp gidiyor.Milyonlarca senaryo varken ihtimaller arasında biz sadece bir tanesini yaşıyoruz. Her yeni sahneden bir şeyler öğrenmemiz gerektiği bir gerçekken, benim yaşadıklarımdan öğrendiğim bir halt yok!Yine korkular, yine acılar, güçsüzlüğüm hat safhada.Sürünerek de olsa kalkabilmek için sahneye devam.
Bir daha asla yapmam dediğim hatayı yaptım.Gardımı düşürdüm.Halbuki bana ait olan o yerden çıkarken sözler vermiştim ya kendime, tutmayı başardığım sözlerdi onlar aslında.Tuttukça kendimi hep iyi, hep güçlü hissettiğim sözlerdi..Hiç canım yanmıyordu ki böylece, yeni acılar eklemiyordum aklıma.Düzelmiştim artık, güçlenmiştim, cıvıl cıvıldım hep, ağlamak zorlaşmıştı.Gözlerim bile dolmuyordu lan artık!Ve tüm bunları yaşama sevincimi, duygularımı, heyecanımı kaybetmeden yapabilmiştim ki bence beni başarılı kılan da buydu.Etrafım insan kaynıyordu, kalabalıktım, kalabalık içinde yalnızdım ama canım yanmıyordu.Yürüyebiliyordum tek başıma etrafımda onlarca sevgi ve kalabalıkla.
Uzaktan bir şey göründü bir anda, yolumu şaşırdım, gözümü kör ettim, ona uzandım. Farklıydı, mutlu hissettirdi. İhtiyacım var mıydı ki o mutluluğa, yoksa farklı arzuların peşinden koşmak insanoğlunun en zayıf noktası ya ben de mi vurulmuştum o noktadan? Halbuki bu ilk değildi ki, nasıl da unutmuşum geçmişimde aldığım yaraları o zaman.Kandım, inandım, tüm çeperlerimi yırtıp attım.Doğru bildiğimi yanlış sayıp, yanlış olan ne varsa onu yaptım,yaşadığımı sandım!
Yaşananlar yaşanıp gidiyor.Milyonlarca senaryo varken ihtimaller arasında biz sadece bir tanesini yaşıyoruz. Her yeni sahneden bir şeyler öğrenmemiz gerektiği bir gerçekken, benim yaşadıklarımdan öğrendiğim bir halt yok!Yine korkular, yine acılar, güçsüzlüğüm hat safhada.Sürünerek de olsa kalkabilmek için sahneye devam.
3 Ocak 2012 Salı
Anekdot III
Bazen sabretmeyi, abartmamayı, gözünde büyütmemeyi, değer vermemeyi, üzerine yürümemeyi, kalp kırmamayı bileceksin Selen..Başka yolu yok..İçindeki hatuna uyma, sakin ol yetecek..Geçecek!
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)