24 Aralık 2009 Perşembe

Mutluluğu anlatma çabaları..

Tüm sevdiğim arkadaşlarım yanımda,dolanıyoruz etrafta..Kahkahalar, gırgır, şamata..Keyifler yerinde gibi ama içte bir kurt konuşup rahatsız ediyor ufaktan.Aldırmıyorum..Yine de yerinde sayılır keyfim..Derken karşıdan o geliyor..O mu kim??Ben bile bilmiyorum aslında ismi yok,cismi yok, nasıl birşeydir; cevaplar yok..Ama geliyor elinde ufak bir hoparlör, çalan şarkılar Beatles'tan..En keyifli, en sevimli en aşık ettirici olanlarından seçilmiş =) Saçma sapan söylemeye çalışıyor şarkıları beceremiyor kabul ama öyle sevimli ki....Daha mutlu olamam o andan başka..Sarılıyor, alnıma bir öpücük konduruyor ve...


Aaaa otobüste Orhan Baba'dan "Batsın Bu Dünya" çalıyormuş sadece...

19 Aralık 2009 Cumartesi

Eee şimdi ne oldu..

Çok kişi girer hayatına.Hani gençsin, kanın deli akıyor ya..Bu devran böyle sürüp gitmez ki ama..Öyle bir zaman olur kimse kalmaz hayatında.Boşluk, yalnızlık, yokluk..Şarkıları anlarsın ya da bi boktan anladığın yoktur aslında..Karman çorman bir zaman aslında.Fakat en güçlüsü duyguların özlemek..Evet aşık olduğum adamı özlüyorum, yaralarımı saran diğer adamı özleyip merak ediyorum, yanında huzurlu olduğum, eğlendiğim başka bir adamı daha özlüyorum, kalbini kırdığım halde benden nefret etmeyen 4. adamı özlüyorum..Ya da özlediğim şey onlar değil duygularıdır..Ama bir şeyden öyle eminim ki ; sadece iki ayrı portreye baktığımda gözlerim doluyor, içim acıyor..Kimse de bilmiyor ki ne zaman geçer...

23 Kasım 2009 Pazartesi

Su Tesisatçısı Halil İbrahim Usta...

Eski körüklü otobüslerdeki sıradan bir yolculuğum sırasında iç sesim ve ben yine konuşuyoruz.. Konu mu ne?? Yaşlılık.Evet yaşlılıktan korkuyorum..Ellerim buruş buruş olduğunda, insanların o acıyan bakışlarını görmekten,muhtaç olmaktan,yapmak istediklerimi yapamayacak olmaktan,en önemlisi de yalnız kalmaktan korkuyorum.50 yıl biçiyorduk kendimize..Göreceğimizi görmüş, yaşayacağımızı yaşamış olurduk.Zirvede bitirirdik işte fena mı şeklinde kararlar almıştık kendisiyle...

Taa ki yanımızda oturan yaşlı amcadan şu cümleyi duyana kadar:"80 yıldır Nişantaşılıyım!!" O an hakikaten yeni tabirle 'dumur' olduğum andı.Sanki her konuştuğumu duymuş da inadına söyler gibi..Sonra başladık zaten yaşlı İbrahim Usta'yı dinlemeye.

İbrahim Usta 80 yıllık Nişantaşılıymış.Kendisi Su tesisatçısıymış önceden ama İnönü'ye korumalık yaptığı bile olmuş zamanında.Eski İstanbul beyfendilerinden,belli; giyimiyle konuşmasıyla, davranışlarıyla..Tek tek gösterdi bana tesisatını yaptığı binaları, binaların kimlere ait olduğunu, daire içlerine taktığı istiridye kabuğu şeklinde lavaboları, gördüğü salonlardaki asma avizeleri,avrupadan gelen altın melek süslerini,yatığı iş sayesinde kaptığı o zamanlar nadir bulunan Türkiye Futbol Federasyonu rozetini,İnönü'yü,onunla beraber yaptığı gezileri...15 dakikada ayrıntılarıyla dinledim tüm bu hepsini..Yol arkadaşı oluverdik 15 dakikalık da olsa...

Konuşma İbrahim Usta otobüsten inince biter ve iç sesimle ben yine kalırız başbaşa.."Yaa 50 yıl yetmez sanki.Bu kadar şey birikmez ki 50 yılda..Bak neler tanıyor, nelere şahit..50 yıl çok erken..Yaşlılık iyi bir şey mi ne??"

Not:Oğlumun ismi kesinlikle İbrahim olacak =)

3 Kasım 2009 Salı

Fala inanma ama falsız da kalma!!Peki ya inanacağım tutarsa...

Çoğu kadının gizli hevesi: Fal baktırmak..Beni de sardı bu aralar.Dibe vurmuşluğun göstergesi aslında..Herşey b.k gibidir fakat.Kafanda, çevrende çözüm ararsın bulamazsın.Pişmanlıklar birikmiştir ya da etrafında her şey karmaşıklaşmıştır..Sonuçta tek bir istek kalmıştır içinde ; geleceği bilmek isteği..Hani başıma ne geleceğini bilirsen ona göre davranacaksındır..Haydii doğru falcılara..

Duyunca doğru olmasını umut ettiğin teorileri bu sefer düşer içine başka bir kurt, başka bir ses, başka bir sorun.Acaba dediği sorun bu mu?Güzel şeyler olucak derken bunu mu kast etti..Adında "e" geçecek demişti ama "a" var bunda karıştırdı kesin yoksa "a" lıyı mı beklemek lazım...Offf bir milyon dert daha :P Azdılar sanki.. Ulan ne işe yaradı şimdi bu fal.Hani huzura kavuşacaktık nerdeee??Gene kafada on milyon düşünce balonu..Yok yok bırakıyorum bu işi ben..Falcılar da başka kadınları düşürsün artık ağına...

14 Ekim 2009 Çarşamba

Yeni mi eski mi??Eski mi yeni mi??

Çok yeni şeyler girdi hayatıma bu 1 ayda.Bir insanın etrafındaki kişiler,mekanlar bu kadar kısa sürede bu kadar değişebilirdi ancak.Bu değişiklikler eski kalıntıları yok edemedi tabi, edemez ama yine de değişti bir çok şey etrafta..

Tanımadığım bir dolu insanı soktum hayatıma.Sonra hepsine farklı bir beklentiyle yaklaştım. Bazılarıyla gülmek istedim,bazılarıyla yeni bir dostluğu paylaşmak, bazılarıyla ideolojik olarak çatışmak, bazılarının omzuma kafamı dayayıp tüm dertlerimi unutmak,içimdeki yaralarımı kapatmakBeraberce yenmek istenen yemeğin, içmek istenen çayın hevesi geldi içime, doldu taştı içim..Tüm bu duyguların tek ortak noktası ise "beklentilik!!"duygusu.Hep başkalarını düşünmenin vermiş olduğu yorgunluğun,bıkkınlığın getirdiği bencillik yüzünden bunlar.Bıktım herkesin, herşeyi düşünmekten şimdi de acısını çıkarır oldum o kadar..

Tüm bu denemelere rağmen eskileri bırakamıyor insan.Heveslendiği kişileri yaşamak istiyor, yollardan geçenlere bakıyor o gözlerinin aradığı tek tanıdığı görebilmek için ya da hayatından atılıyor aslında sana o çok zarar veren sigara, dostlarınla buluşup beraber oluyorsun her boş bulunan anda.Koridorlarda şarkı söylemeye, derslerden kaçmaya ise devam.. :)

Böyler şeyler oluyor işte bu aralar insan hayatında.Yeni manzaralı eski binalarda sıkışıp kalıyorsun eski-yeni arasında kalmaya.Bakalım ne kadar dayanacak bu bünye bu çatışmaya...

28 Eylül 2009 Pazartesi

15 Eylül 2009 Salı

tik tak tik tak...

Zaman denilen şey ne çok..Aslında zaman denilen şey hiç yok..Nasıl bir şeysin ey zaman??Hem ilaç hem yara...

9 Eylül 2009 Çarşamba

....

Öyle bir ülkede yaşıyoruz ki kafamızdakileri yakınlarımıza bile söyleyip paylaşamıyoruz aklımızdakilerin farklı yönlere çekilme ihtimali çok olduğundan..Hay ben böyle işin...

8 Eylül 2009 Salı

Süprizz...

Bir haftadır şaşırtıyorlar beni etrafımdaki insanlar..Film sahnesi gibi oldu her bir olay artık..Hani dizilerde görüpte "yok artık daha da abartsaydınız!!" dediğimiz türden olaylar.Etrafımdaki insanlar, olaylar normal olmadı hiç bir zaman.Anormal şeyler hayatımın normal rutini olmuştu, alışmıştım, onlarla mutluydum da..Ama bu hafta olanlar fazla geldi bana.Değişik ilişkilere şahit oldum.Birilerinden bir şeyler bekledim boşa çıktı.Beklenmeyen kişiler beklenmeyen hareketlerle mutlu etti beni ya da..Kafamda insanlara büründürdüğüm karakterlerin birer kostüm olduğunu fark ettim.En yakınımdakileri keşfedemediğimi, en iyi bildiklerimin hiç iyi bilmediğimi fark ettim.Hiç bilmediklerimse haksız çıkardılar beni.Öyle şeylerle geldiler ki karşıma, 3 karış açık kaldı ağzım toparlayamadım...

Dünya her an dönüyor, döndükçe saniyeleri çalıyor bizden.Karşılığında "hayat" denilen şeyi sunuyor önümüze..O döndükçe değişiyor herşey.Her varlık süprizler yapıyor etrafına..Akıyor bir şekilde bir şeyler.Elimizden gelense hiç bir şey.Ya da çok şey geliyordur da "hiç bir şey " seçeneği işimize geliyordur..

Aslında bu hafta anormal hiç birşey olmadı etrafımda.Tanık olduğum öğrendiğim tüm olaylar normal, sıradan şeyler.Sadece ben bu hafta "hiç bir şey" seçeneği yerine "çok şey" seçeneğini seçmiştim farkında olmadan o kadar.Ama bu, beynimi bu kadar allak bullak edecekse eğer hiç bir şey yapmamaya razıyım bundan sonra...

30 Ağustos 2009 Pazar

bir uyutmuyorlar adamı!!!

Gün geçtikçe uyumak zorlanıyor.Odamda en sevdiğim eşya yatağımdır.Orasıdır gerçekten bana ait olan..Kimsenin karışmadan düşünebildiğim, en mutlu olduğum hayalleri kurduğum,en gereksiz şeyleri kafaya taktığım,sadece bana ait olan bir yer işte..

Neyse son zamanlarda yeni bir huy edindim.Yastığa başımı koyup tavana baktığım an beynim kendi kendine konuşmaya başlıyor.Allah'ım kendimi geveze sanardım, beynim benden betermiş.Bir başlıyor:"Bla bla bla bla bla blaaa...." Sus artık yeter uyumak istiyorum!! "Tamam uyu ama şu da var ki bla bla bla bla bla bla.." Belli ki uyutmayacak konuşacak hep derken dinlemeyi bırakıyorum.Bir süre sonra vazgeçip susuyor zaten.

Derken....Ring ronggg!!Bişi aydınlanıyor.Tam dalmışsın güzel güzel hem de.Yarı açık gözlerle başlıyorsun o keskin ışıkları ekranından yayan aletten yazıları okumaya."Bunu böle yaptı.Bu da böyleymiş aslında." Hay ben senin kim ne yaparsa yapsın."Ama böyle yaptığına göre böyle düşünüyor." Gene mi başladın sen yaa..E tabi bulmuş malzemeyi kaçırır mı! "Ama bla bla bla bla.." Yeter devam etmek istiyorum uykuma!! Gene bir pes ediş seste.Sonunda huzur..

Derken....Ring rongg!!Allahım bu sefer kim.Aynı durumla yeni gelen yazıları okumaca."Bişiler oldu konuşmalıyız!"Sanki günler çuvala girdi. "Ne oldu acaba?Yoksa bu böyleyken durumlar mı değişti.Yok canım.." Ya yeter bugünlük sussan.Rahat bıraksan da uyusam?? "Peki uyumana devam et.Ama unutmaki bla bla blaa...." Tamam canım.Sen devam et, gözlerimi dinlendiriyorum!!

Derken....Zırrrr zıırrrrr!!Allah allah kim bu saatte ya???İçeri kadar yürü, telefonu bul, aç dediğini anlamaya çalış.Bu sırada kafamın tepesinde bir sürü senaryo,bulmuş fırsat gene konuşuyor. Alo?? Yalnış numara canım!!!Hay ben senin mailto:$#@$#@$#@½$#@!!! koyarsın kafanı.Bakarken mal mal tavana..."Selen unutma yarın da bla bla bla bla blaa........" Yeterrrr!!!Kes kesini!!!Bir uyutmadın adamı!!! Sussssssssssssssssssss........!!!!!!!!!!!!!!!!

29 Ağustos 2009 Cumartesi

ilk kez mi ne??

Heveslendik, bi blogumuz yoki bizim neyimiz eksik ki dedik açtık böyle bir şey.Çene düşük, söylenecek laf çok olunca gerekli oldu bir süre sonra.

Son bir yılda öyle değişikliler oldu ki hayatımda..Kimileri hayatıma girdi bir taraftan, kimileri arkasına bile bakmadan kaçtı gitti.Bazılarını ben çıkartmak istedim, becermek üzereydim, kaderimle oynandı, beceriksizliğimle ortada kaldım.Kimilerinin değerini anladım, kimilerinin de benim için ne gereksiz olduğunu fark ettim.

Sadece etrafım değildi değişen."Bu saatten sonra olmaz böyle bir şey" derken oldu işte ve kendim değiştim.Oturdum bir masaya, aldım elime kahvemi,gözümü kapadım açtım...Her yer karanlıktı. Hayali bazı sesler, yaklaşan bazı sesler, giderek benden uzaklaşan bazı sesler, karanlık bir masa,bir fincan kahve-uyku açsın diye- ve ben....

Böle kalamazdım, ruhuma aykırıydı, kalamadım da.Nasıl çalıştığını hala çözemediğim kafam kurmaya başlamıştı bile planları.Ne kadar da emindim onları uygulamaya ama bir ses vardı ki yaklaşanlardan.Her şeyi alt üst etmesine rağmen gıkımı çıkaramadım.Güvenmeye başlamıştım çünkü.Lanet olsun birisine güvendim mi sonunu düşünmeden yaparım dediğini.Bugüne kadar şanslıydım gerçi çıkmadı anormal birisi.. ama onun kadar da aydınlatan olmadı hani..

Bugün o sesle beraberdim. =) Benim karanlıklarımı aydınlattığı için hep bir vefa borcu olacak ona karşı içimde.Tek isteğim onun da karanlıklarının aydınlanması.Benim ışığım güçsüz kalıyor ama güveniyorum ona.Bi şekilde aydınlığa ulaşıcak, ki başladı da =))

Bu yazının bu kadar melankolik olmaması lazımdı, en azından aklımdaki oydu ama ilk yazının hatrına affediverin?Olmaz mı?? =)

Toplam Sayfa Görüntüleme Sayısı