29 Ekim 2018 Pazartesi

Ölümü bilemem derdim. Sen daha gelmeden, belki de hiç gelemeyecekken beni  gitmek istediğim uçurumlara sürükledin. Yürürken bilmediğim o yolda, uyandırıp attın beni taaa en dibe, ölüme. Yaşıyordum ama o sesle ölüyordum ben. Kilisenin huzurlu sesini vermiştin bana. Ben o boşluğa düşerken, anladım ki boşlukta yaşamıyormuşum ben. Belki aydınlık sokakları göremeyiz ama bana o aydınlık(!) yok oluşları şimdiden tattırdın bile. Belki peşimden gelmezsin ama beni attığın uçurumlar bile şimdilik çok güzel.

28 Ekim 2018 Pazar

Yıllar önce akıllarda olan bir şiiri, şimdiki zamanda tamamen aklımdan silmişken yeniden hatırladım.

Ben aynı ben değilken mümkün mü eskiye dönmek, yeniden o kör ama aydınlık sokaklara girmek?
Benim bulanıklarım başkasının ışığı olabilir mi hiç, yoksa o da girince bu bulanıklıklara, aydınlanır mıyız ikimiz?

Ben ne zaman yalnız kaldım, bilmiyorum 
her zaman yalnızdım, bunu biliyorum büyücü ellerimin kara sanatı yazı en çok ben onardım dostlukları, en çok benim elim dikiş tuttu bağışlamasız sanarken kendimi en çok ben unuttum kalbimin benden sakladıklarını tığla içeri çektim takılmış kazakların ipini denenmemiş başlangıçları göze aldım, hafifletilmiş hasarları, görmezden gelinen enkazı mutfağı beklemek hep bana kaldı bir şiirden bir romandan bir filmden çıkıp her seferinde aydınlık bir inat gibi yeniden karıştım hayata hiç el değmemiş gibi yeniden konuk geldim odalarınıza, ruhlarınıza buraya 

M. Mungan

Toplam Sayfa Görüntüleme Sayısı