28 Ekim 2010 Perşembe
Kendini bi bişi sanmaca...
Kalabalık içinde yalnızım demiştim ya..Gazetenin magazin ekinde gördüm.Dangoz ünlünün biri de bundan yakınıyormuş..E düşündüm sonra bu dangoz tek değil kii daha nice ünlü türevi de diyip duruyordu bunu.Ama onları da anlıyorum, dert ortaklarım kendileri sonuçta..Amannn kendimi bir bok sanıp duruyorum işte..
27 Ekim 2010 Çarşamba
Hırçın
Ne karamsar, umutsuz bir kız oldum ben böyle.Nedenini havaya suya bağlayamam imkansız, günah..İnsan kendi ışığını kendi kapatıyor.Koyuyor başını elinde ne varsa onun üzerine, başlıyor uykusuz geceler.Bu aralar içimdeki kız daha bir öfkeli,hırçın yalnız.Küsüyor önce.Konuşmuyormuş gibi yapıp dayanamıyor sonra, patlayıveriyor.Önce kendini geriyor, sonra kızıp beni de geriyor.İkna edemiyorum ki suçum olmadığına.Yok, gerçekten yok..
Yağmur yağıyordu delicesine.Baktı gözlerime, gözlerimden.Yalvardı çıkar beni diye..Kıyamadım bakışlarına, aldım götürdüm o hırçın yağmurun altına.Seviyor kendine benzeyen herşeyi; çıktık bizde.
Sırılsıklam olmuştuk.Ben ıslak o daha da ıslak.Tüm hırçınlığını akıttı o, hırçın bir yağmurla.Yorulmuştuk ama mutluyduk.Tıpkı bir anneyle kızın kavgasından sonra birbirine sarılışı gibiydi aslında.Hırçın ve huzurlu..
Döndüm sonra.Aynı tas aynın hamam.İçimdeki sakin olmayı öğrenmedikçe halim yaman.Gözlerini kapatmayı, kulaklarını tıkamayı, etaftan soyutlanmayı öğrenmeli ama..
5 Ekim 2010 Salı
Kalabalık
Hayatın akışının insanlar üzerinde bıraktığı etkilerden yanlış olanlarını bulmak için çırpınıyorum galiba.Hayatla savaşma tekniğim bu herhalde.Belki de kendimi güçlendirme yollarından biri.Kusursuz bir şey yok hayatta, tıpkı hayatın kendisinin de kusurlu oluşu gibi.Ama buna da muhalif olurmuşcasına mesleğim de kusursuza yakın şeyler tasarlamak, oluşturmak olacak.Belli ki başarısız olursam suçlusu hayat.Ben elimden geleni yapıyorumama yolun bu kadar başında ne yapabiliyorsam...
Bomboş, saçma olan hayatım bir anda dolulaştı, yoğunlaştı.24 saat yetmez oldu,26-27 saat istediler bizden.Sürekli bir doluluk hâli ve yalnızlık!!!Hani insanlar yalnız kaldığından derler ya "Oyalanacak bir şeyler lazım sana, bak o zaman aklına gelmez yalnızlığın"..E bu da yanlışmış..Böyle böyle artmıyor mu yanlışlar?Neye inanmaya başlamalıyız ki acaba?
Hayat doldukça,kalabalıklaştıkça, ürettikçe hayatta, yaşananlar arttıkça paylaşmaya birilerini arıyor insan.Elbette etrafım sevdiklerimle çevrili ama kalabalık içerisinde yalnızlık diye bir şeyler duymuş olmalısınız. Şimdi o zamanlarımdayım.Bu kadar olan bitenin içinde bir şeyleri "gerçekten" saatlerce uzun uzun anlatabileceğim kimse yok.O sabra sahip insanlar uzakta bana, nerdeler onu da bilmiyorum ya.Bense kalabalığımda boğuluyorum şu sıralar.Sarınmaya, sıcaklığa, heyecanlanmaya daha çok ihtiyacım varken, payıma düşen dediğim gibi kalabalık içinde yalnızlık..
Kesişecekse yollar zamanıdır.Sıcak bir şarap dağıtıraslında yukarıda yazılanları..Aksi hâlde yok olması yakındır duygularun, umutlarun, yaşanacakların varlığı..Bunları duyan var mıdır acaba?Sesi de çıkmıyor ki kağıttaki mürekkep damlalarının...
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)