25 Ocak 2019 Cuma

Bu doyumsuzluk neden bilmiyorum? Zamanın geçmesini çok da takmıyorum kendi içimde. Yeni yılın ilk ayında hiç yanlış yazmadan '19 diye konduruveriyorum tarihe.

Kendi içinde, tek başına yaşamak mümkün mü? Güçlü olmak yetiyor mu bir insana? Ya da bu sorular sorulduğuna göre yeteri kadar (ya da söylediğim kadar) dik durabiliyor muyum hayatta?

İnsan ne için yaşar? Çok mu olmayı başarmaktır işin fıtratı? Teklikle hayatta kalabilmek ne kadar doğru? Doğru sandığımız yanlışların peşinden koşmak mı yorucu olan? Bu sorular bu kadar çoğalmışken, nasılı nasıl bulur insan?

Ben böyle mi değiştim mesela? Yargı cümlelerimi bırakıp soru işaretlerimi yazarsam nasıl bulurum ki yolumu? Hadi yazsana soru işaretsiz cümlelerini! Noktalarla kurtulacaksın içini kemiren o fareden.

Etrafımdaki herkes kendi hayatını kuruyor, kurmaya çalışıyor. Ben eski heyecanlarımdan da, isteklerimden de kurtulamıyorum. Yenilerini yaşamak için pek de bir şey yapmıyorum. Ben yenilere ayak uydurmayı bir kenara bırak, eskileri tek başıma yaşamak için elimden geleni yapıyorum. Sonra kendimi yalnız bırakmakla suçluyorum.

Tek olmak, tek kalmak benim suçum belli ki. Liseden beri dikine dikine gittiğim doğruları tek doğruymuş gibi kabullenip yaşamak da benim muhafazakarlığım sanırım. Bu at gözlüklerimle birine bakmak boşuna çaba. Ama onlardan vazgeçmek akıl kârı değil.

Etrafın mantıksız dogmaları belki de beni yaralayan. Ben bu dogmalarla hayatta kalmam da imkansız. Aklına yatmayan şeylerle nasıl yaşar bir insan? Mutluluk akılsızlıkla mı vuruyor bu hayatta? İnsanlar mutlu olmak için nasıl vazgeçiyor, insanı insan yapan en temel özellik olan akıldan. Akıldan çıkan bu hayat mutsuzluğu nasul getirebilirdi ya da?

Mutluluk senaryoları hayalle mi yazılıyordu peki? Hayal nasıl kuruluyordu sahi? Gözlerimi kapatınca bir şey gelmiyor artık gözümün önüne, ilham olduğum olguları birer birer yıkmış gibiyim. Sınırsızlığımı akılla yönlendirmeye çalıınca hiçlik kalıyor elimde. Akılsızlık ise sınırlarımı kaldırdığında savaş açıyor beynime. Bu savaşı kazanmak mümkün mü? Yorulmaya devam edip mutluluğun gelme ihtimaline inanmak ne kadar doğru? Yaşayamayacaklarımı düşününce yaşadıklarımdan da vazgeçersem de ne kalacak elimde? Yine yaşayamayacaklarım yaşansa ne kadar mutlu edecek ki beni hayatın sonunda?

İhtimallerin heyecanına üzülmek, ihtimalsizliklerin mutluluğundan daha iyi galiba.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Toplam Sayfa Görüntüleme Sayısı