Hafızanın fiziksel olarak bir varlığı var.Yaşadım, gördüm.Uzaktan bir görünüş, tüm bedeninde kalp çarpıntısı, mide bulantısı, uyuşma, terleme, düşünememe hali, ses kısılması ve daha bir çok semptomla hafızayı dürtüp, onun fiziksel olarak varlığını kanıtlayabiliriz.
Bu sefer zaman durmadı, aksine yıllar öncesine geri aktı ve ben onun akmasına izin vermemem gerektiğini anladığımda artık çok geçti.
Zaman akıyor bu sırada hem aynı kalıyoruz hem farklılaşıyoruz.Bu ikilemin arasında gidip gelmek çok zor, çok yorucu.Bu ikilemi görmemezlikten gelmek, engellemek imkansız.Sen ne kadar saklamaya çalışsan da olmuyor.Hafıza kendisini fiziksel olarak göstermeye başladığı zaman iş işten geçmiş oluyor.
Peki tüm bunları harekete geçiren duygunun adını henüz ben de bilmiyorum sadece yaşıyorum.Aslında şu an fark ediyorum yaşadığım her şeyi tanımsızca yaşamak benim özelliğim olmuş ama tanım arayarak hep kendimi kandırıyormuşum.Bundan bahsetmiştim ama.Gerek var mı yeniden konuşmaya?Tanımsızlıklarımı anlatsam ya biraz.
Çok heyecanımın içinden bir tek ona ayrı heyecanlandım nedenini hiç bilemedim.Ama mantığımdan da uzaklaşamadım bir yandan.Hep onu suçluyorum ya realitede aslında en çok kendime kızıyorum.Mantığımı bıraktığım o tek anda benim olmuştu zaten aynı mantıksızlıkla devam ederek elimde tutmam gerekirdi, işte o zamanlar onu beceremedim.O mantıksızlıkla sadece ben olabilseydim eğer belki aynı kalırdık hala ya da yine bu noktaya varırdık bilemiyorum, kestiremiyorum ama yarım kalmazdık, bana en çok koyan bu yaşanmamışlığı tatmazdık, ondan eminim.
Hastayım, bazı şeyleri dondurdum içimde.Solmuş bir çiçeğim de var içimde.Sapsarı, kupkuru.Toprağına bağlanmış ama onla bir iletişim kuramaz halde.Biliyorum ölü.Hiç bir zaman çiçek açmayacak benim için. Mantıklı yanım, güçlü yanım bu gerçekle yaşıyor, duygularımı alt etmeyi biliyor, beni güçlü kılıyor.Fakat içimdeki küçük kızım, savaşmaktan vazgeçmiş yanım artık hep susan tarafım bu konuda da susuyor, bembeyaz bir yüzle solmuş yanımı suluyor.Canlanmayacağını bile bile umudundan vazgeçmiyor.O sapsarı yapraklar dağılmasın kaybolmasın diye çabalayıp duruyor.
Benim içimde hiç rüzgar esmedi.Benden içeri hiç kimse tanımaz bilmez rüzgar nedir diye ama beklerler.Bir bilinmezi beklerler, tüm bilmedikleriyle bildikleri ne var ne yok her şey kaybolup gitsinler diye beklerler.
Ancak o öyle olmaz.Bu hesaplaşmalar kapanmadan hiç bir şey yok olmaz.Ben karşımdakiyle olan hesaplaşmamı yıllar önce kapattığım için ne bir şey bekledim, ne de istedim.Ancak kendi hesaplaşmama gelince iş aynı gücü bulamadım kapatacak.O hep istiyor hep bekliyor bir şekilde.Ama onun da sesini mantığım kapatınca acımadan geçip gidiyor bir şekilde.
Tüm bunlar yarım kalan hayaller bir şekilde tamamlandığı için yazıldı aslında.Bu sefer de hayaller tamamlandı ama tadı yarım, tuzsuz kaldı.Sıfatlar farklı, zamanı yanlış ama bir şekilde içtenliği aynıydı diller tutuk olsa da.Olasılıklar havuzundan yine sadece bir gerçeği aldık yaşadık.Sayfanın ucunu da kıvırdık burda, katlayıp kenara bıraktık.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder