Yine tutamıyorum kendimi.Kararlar vermek, doğruları fark etmek, neyin nasıl yapılabileceğini bilmek hep kolaydı benim için.İnsanlara derdimi anlatırken bile "Durum böyle böyle bunu yapmam gerekiyor en mantıklı olanı bu ama..."Hayatımdan bu "ama"ları çıkardığım an kafandaki o ideal hayata ulaşacağımı biliyorum ama.. Ne yapacağımı bilip de yapamamam kötü.Çeşitli nedenleri var tabi ki de bunun.
Nedenlerden biri elimde olmayan şeyler mesela.Benim ait olan doğruya gitmeye kararlıyımdır.Onun yolunda ilk adımımı atarım ve karşıma bir engel çıkar.Sıradan bir durum aslında.Engel sizden kaynaklı değilse işler zorlaşıyor o an.Engele karşı koyamama durumu baş gösterir, çünkü ne yaparsanız yapın o dış kaynağı yok etmek hayatınızdan çıkarmak mümkün değildir ve doğrudan vazgeçilmek zorunda bırakılırsınız.Bu durumun sevdiğim bir yanı var aslında ki o da vicdanımdır.Vicdanım rahat doğrudan vazgeçmek, yanlış olan diğer seçeneği doğru kılar.Bu yüzden de yanlışlar yapabiliyorum hayatımda.Vicdanım rahat yaptığım yanlışlarla da hep gurur duydum hayatımda.Üzerinden seneler geçse de yanlışlarımdan gururla bahsedebildim insanlara.Herkesin hayatında dilerim böyle yanlışların bol miktarda bulunmasını..
Duygularım ve meşhur ikinci ses benim "ama"larımın diğer bir nedeni.İkinci sesi beni az çok tanıyan bilir. Duygularımdan doğurduğum ikinci insan o, çocuğum.Hayatımda o en çok istediğim "annelik" duygusunun yarım yamalak da olsa provasını yaptıran şey-her neyse o- yapmam gereken şeyleri hiç yaptıramıyor bana. Özellikle diğer insanlara davranışımı etkileyen etkendir o.Hayatımdan çıkarmışsam çıkarmışımdır onu, üstüne düşünmek neden?Nerde, napıyor, rahatı yerinde midir, mutlu mudur, huzurlu mudur? Geçmiş gitmiştir hâlbuki. Zerre kadar aklına gelmezsin ki..Ama yok benim saf yavrum dalarr gider, peşinden arar gider..Ters bir örnek; hayatıma yeni bir birey girer herhangi bir sıfatla, fark etmez.Başlar endişelenmeye; ne düşünür benim hakkımda, bu durumu nasıl karşılar, bu yaptığım/söylediğim hakkında ne düşünür,bundan hoşlanır mı,bunu yaptım nefret mi ediyor benden.?Kendine zaman tanısana be güzelim.Kendi hareketlerinden kuşku duyacak kadar dengesiz mi davranıyorsun sen, bu kadar mı güvenin yok senin?Yok ki düşünüyor işte.Böyle böyle çıkarıyor beni yoldan.Bir bakıyorum kendimi yanlış hareketlerle, yanlış arayışlarla, yanlış duygularla başbaşa buluyorum kendimi..Ortada ne mantık kalıyor ne de doğru..
İç güdüler ve dengesiz ruh hâli de önemli bir oyuncu koçu..Kötü(!) alışkanlıklarım, fallarla kafayı bozuşum, kurulan saçma hayâller,anlık kararlarım hep bu oyuncu koçları tarafından yönetilir.Bu oyuncularla ortaya çıkan oyunsa hep mantık dışı ve yanlış senaryolar oluyor hâliyle.Yine de bu senaryolara kötü diyemiyorum ben, çünkü bunlar sayesinde paylaşımlarım, arkadaşlıklarım, anılarım güzel sıfatını alabiliyorlar.Koçlarımı seviyorum bu yüzden..
Yukarıdakiler temel yapı taşları hayatımdaki tüm yanlış sıfatlı durumların ve olayların.İdeal hayatımın engelleyen şeyler, gerçek hayatımı ve "ben"i oluşturan şeyler aslında.Ben mi olmak daha önemli yoksa ideal olmak mı?Yaşanılmak istenen ne sorusunun cevabı belki de "doğru" ve "yanlış" olan tanımları oluşturan.Yukarı da yazılanlara göre doğru sıfatlı ideal dediğim o fabrika çıkışı hayatı yaşamaktansa, yanlış dolu, mantık dışı hayatı yaşamak daha mı doğru acaba?